Enez,Altınkum,Vakıfköy,Erikli Sahil

     Bir Trakya gelini olarak Trakya'yı bilmek gezmek, gördüklerimi yazmak üzerime farzdır. Yaklaşık 10 yıldır Trakya geliniyim. Ailecek denizi seven insanlar olarak havalar ısınır ısınmaz biz sulardayız. Şimdiye kadar Kırklareli ilçesi İğneada'da girerdik denize. (İğneada, Demirköy hakkındaki deneyimlerimi başka bir yazıda bahsedeceğim inşallah) Bu yıl Kayınvalidem Erikli tarafından ev kiralayalım tatil yapalım önerisinde bulunmuştu ama biz pek cesaret edemedik. Eee malum küçük bir bebek var. Önce biz keşif yapalım beğenirsek ev kiralarız diye düşünerek eşim, kardeşi ve ben düştük yollara. Güzergahımız Enez'den başlayıp Erikli'de sonlandırıp hoşumuza giden kıyılarda denize girmekti.
    Yola çıkmadan önce gideceğimiz yerler hakkında bilgi toplamak istedim ama ayrıntılı bilgi toplayamadım. Sadece" Saroz Körfezi'nin yoğun akıntıdan dolayı dünyada kendi kendini temizleyen ender körfezlerden biri olduğunu  okumuştum" ki bunu önceden biliyorduk zaten. Biz kendi gezimize başlayalım o zaman.
    Sabah 09.00'da Muratlı'dan yola çıktık. Malkara-Keşan üzerinden saat 11.00 civarı Enez merkezdeydik. Enez meydanda ağaçlar altında temiz bir hava, güzel bir esinti eşliğinde kahvelerimizi içtik. Daha sonra sahile doğru hareket edip Altınkum' da duraklayarak suya girmeye karar verdik. İyi ki de vermişiz. Harika bir halk plajıydı. Plajın kendisine ait soyunma odaları, duşlukları, tuvaletleri mevcutdu.(Ücretsiz) Kum plaj, su temiz, yapışmayan kumlar....Daha ne ister ki insan. Su bi yüz metre sonra boyu geçiyordu:(((
Yaklaşık bir, bir buçuk saat takıldıktan sonra kıyıdan hareket ederek trakyanın eşsiz manzarasını izleyerek girebileceğimiz başka plajlara bakarak yol alıyorduk. O sırada Vakıfköy tabelasını görüp hadi bir de burayı deneyelim deyip köye doğru ilerledik. Veeee anlatılmaz sadece yaşanır. Vakıfköy'de deniz ile nehirin birleştiği bir yerde suya girdik. Su harikaydı, kumsal süperdi derinlik çok yoktu. Yol arkadaşlarımla birbirimize bakıp Deniz=Vakıfköy muhtemelen bir daha başka yerde denize girmeyiz, dedik. Ben en iyisi fotoğraf paylaşırsam daha net anlatırım anlatmak istediklerimi.



Su öyle güzeldi ki saatlerce kalabilirdik. Saat epeyce olmuştu, acıkmıştık,yemek yememiz gerekiyordu,birinin bizi sudan çıkarması gerekiyordu, biri bize dur desin. Biz özellikle ben zor bela sudan çıktım ama aklımın bir kısmı kaldı orada.
Sudan zor bela çıkıp tekrar düştük yollara Erikli'ye doğru. Erikli aslında bir köy. Köyün içinden geçip sahile doğru inerken köyden kat be kat daha büyük Erikli Sahili görüyorsunuz. Büyük bir yerleşim merkezi. Oteller, pansiyonlar, yazlıklar, plajlar, kafeler, restoranlar, mekanlar oldukça canlı bir sahil köyü.Suya girmedik burada eee Vakıfköy'den sonra giremezdik. Ama burada da su güzel görünüyordu. Yemeğimizi yeyip biraz sahilde gezindikten sonra dönüş yoluna başladık. Bir günlük kısa tatilimiz çok keyifliydi. Seneye bir ev kiralayıp uzun bir tatil yapmayı ve oğlumu bol bol suya sokmayı düşünüyorum. Bir gün buralara yolunuzu düşürün derim, pişman olmazsınız.







Yeniden Merhaba


 İnternette gezinirken birden benim bir zamanlar bir bloğum olduğu aklıma geldi. Adresini ve şifresini bile unuttuğum:(((En son 2009 'da giriş yapmışım. sene olmuş 2015. 6 sene geçmiş. Zaman ne çabuk geçiyor.Neler mi oldu bu 6 senede???
O senelerde Almanya'nın Düsseldorf şehrindeydim.(Eşimin işi nedeniyle 3 yıllığına gelmiştik. İşimi, ülkemi, ailemi bırakıp dilini bilmediğim soğuk ülkeye. İlk yılım dilini, kültürünü öğrenmekle geçti. kurslar, hobiler, geziler, farklı mutfaklar derken kendime ait güzel bir dünya kurmuştum. Bu vesileyle oluşmuştu yarım kalan bloğum) 2010 yılının Nisan ayında Türkiye' ye döndük. Hemen kolları sıvayıp kendime uygun bir dershane bulup tekrar severek yaptığım mesleğime dönüş yaptım. Anlayacağınız tekrardan yoğun, koşuşturmalı zamanlarıma geri dönmüştüm. Haftanın 5 günü sabah 8 akşam 19 arası mesai yaklaşık 10-11 saat ders sonrasında özel dersler. Cumartesi-Pazar tam mesai yaparak ancak 3 eğitim-öğretim yılı dayanabildik eşimle. Bu böyle olmaz, alışmıştık Düsseldorf'ta eşimle yapışık ikiz gibi gezmeye:))) Radikal bir kararla baş belası olan KPSS sınavına girerek İçişleri Bakanlığı Adalar Kaymakamlığı'na Veri  Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak atandım. Formasyonum olmadığı için en sevdiğim mesleği yapamayıp bir matematikçi olarak yapamayacağım yazı işleri biriminde görevlendirildim. Şaka gibi.
2013 Kasım ayı hayatımın en güzel gelişmelerinin olduğu aydı.28 Kasım'da atandığımı, 29 Kasım'da beni anne sevdiğim adamı baba yapacak o güzel haberi aldık. Çifte bayram vardı yuvamızda. (Yusuf Meriç'in doğum hikayesini, öncesini ve sonrasını ayrı bir  konu altında yazacağım.)Artık bir anneydim. Dünyanın en güzel ve özel duygulardan biri...
Oğlum şuan bir yaşında zaman çok hızlı geçiyor. İşte böyle 6 senede özetle bunlar oldu hayatımda. Sayfamı aktifleştirme kararı aldım tekrardan. Bakalım ne kadar aktif kalabileceğim.
Sevgiyle kalın.

Kapama

Haziran ayında kızkardeşimin düğünü nedeniyle Türkiye'deydik.Türkiye'ye gitmişken kendi anneannem kadar çok sevdiğim eşimin anneannesini ziyarete gittik.Mareciğim (Birbirimize hitap şeklimiz)bizim için ünlü yemeği kapama yapmıştı.Pirinç ve tavuğun birleşiminden oluşan eşsiz bir lezzet...Kapamanın fotoğrafını çekip hemen tarifini aldım.Bu yemeğin tadı kalabalıkla çıkıyor:)))Eee kalabalık olunca gerekli malzemeler tamamiyle göz kararı oluyor.Ben sizlere en az 4 kişiliğe göre hazırlanmış bir tarif veriyorum;

*3 su bardağı pirinç
*4 parça tavuk butu
*tuz ve karabiber

İlk olarak pirinçlerimizi 1 saat önceden kaynar suda bekletiyoruz.Gerçi tavukları haşlarken beklenen zaman yeterli olur.Haşlanan tavuk butlarımızı bir kenara alıp suyunu dökmüyoruz.(pilavımız için gerekli)Sıcak suda bekletilen pirinçleri süzdükten sonra istediğimiz bir tepsiye yayıyoruz.Yayılmış olan pirinçlerin üzerine tavuklarımızı yerleştirip 6 su bardağı sıcak suyu ilave ediyoruz.(İlave edilen sıcak suyu tavuk suyundan temin ediyoruz.Yeterli gelmediği takdirde sıcak su kullanabiliriz)Tuzunu ve karabiberini ekledikten sonra 180 derecelik fırında pişinceye kadar bırakıyoruz.(yaklaşık 1 saat).Bu kadar kolay ve lezzetli bir yemek...Ellerine sağlık Mareciğim.

AFİYET OLSUN...

PIRASA

En sevmediğin yemek nedir diye sorduklarında cevabım hep pırasa olurdu 1 sene öncesine kadar...Ama nedendir bilmem son 1 senedir pırasaya karşı bir ilgidir gidiyor:)))Belki de kendim yaptığım için daha lezzetli geliyor olabilir.(Annem sen bu yazıyı okumasan iyi olur:))))Şu an pırasanın her türlü yemeğini rahatlıkla yiyebiliyorum.Aşağıdaki malzemeler iki kişi için yeterli oluyor.

Malzemelerimiz:
*1 adet pırasa
*1 adet orta boy havuç
*1 adet orta boy domates
*1 yemek kaşığı pirinç
*1 adet orta boy kuru soğan
*1 yemek kaşığı domateş salçası
Pırasamızı yıkayıp halka halka doğrayıp arada kalan kumların süzülmesi için suda bekletiyoruz.Daha sonra soğanımızı soyup yemeklik biçimde doğrayıp tencerede yağ eşliğinde 1-2 dakika çevirdikten sonra halka biçiminde doğranmış havuçlar ile 5 dakika kadar çeviriyoruz.Daha sonra salçayı ekleyip salçanın kokusunun gitmesi için bir iki defa daha çevirelim.Son olarak pırasaları,kabukları soyulup küp küp doğranmış domatesleri ve pirincide ekleyip üzerine 2 su bardağı kadar sıcak su ekliyor ve pişmeye bırakıyoruz.(tuz atmayı unutmuyoruz tabii)Pirinçler açılıncaya kadar bekleyip ocaktan alıyoruz.
AFİYET OLSUN...

Közlenmiş biberli makarna

Hayır diyemeyeceğim tek yemek olsa gerek makarna benim için...Günün her öğünü hiç bıkmadan yiyebilirim:)))Bu sebepten sayfamda bol bol çeşitli makarna tariflerine rastlayacaksınız.Yapması kolay ve bir o kadar lezzetli...
Malzemeler:
*1 adet kırmızı biber
*1 adet yeşil biber
*1 adet sarı biber
*5-6 dal maydanoz
*250 gram penne makarna

Biberlerimizi 180 derecelik fırında yaklaşık 40 dakika közlenmeye bırakıyoruz.Fırın olmazsa bir tavanın içinde ocakta da közleyebiliriz.Biberlerimiz közlenirken makarnalarımızı haşlıyoruz.Haşlanmış makarnaları süzgeçte suyunu çekmeye bırakırken(Soğuk sudan geçirmemeye dikkat edelim)közlenmiş biberlerimizi ve maydanozlarımızı istediğimiz büyüklükte doğruyoruz.Tenceremize 1 tatlı kaşığı kadar yağ ile makarna ve doğradığımız malzemelerimizi bir iki defa çevirdikten sonra makarnamız ikrama hazırdır.
AFİYET OLSUN.

REVANİ


Tatlılarla aramın çok iyi olduğu söylenmez aslına bakarsanız.Ama güzel bir akşam yemeğinden sonra onu tatlıyla tamamlamak gerekiyor.Yine böyle bir durumla karşı karşıya kaldığım bir gündü.Ne yapsam diye düşünürken aklıma yengemden aldığım revani tatlısının tarifi geldi.Tekrar teşekkürler yengeciğim:))
Malzemeler:
*3 yumurta
*1 çay bardağı şeker
*1 çay bardağı yağ
*1 çay bardağı yoğurt
*1 paket kabartma tozu
*3 çay bardağı irmik
*3 çay bardağı un
Şerbeti için:
*4 su bardağı şeker
*4.5 su bardağı su
*1 paket vanilya
*1 adet limonun suyu
Bütün malzemeleri geniş bir kabın içinde çatal veya mikser yardımı ile karıştırıyoruz.Daha sonra zeminini ıslattığımız borcama aktarıyoruz.180 derecelik fırında yaklaşık 35-40 dakika pişmeye bırakıyoruz.(Üzeri kızarıncaya kadar)Şerbet için gerekli tüm malzemeleri bir tencerenin içinde karıştırıp kaynatmaya bırakıyoruz.Kaynadıktan sonra ılıması için bekletiyoruz.Fırından aldığımız revaniyi dilimleyip üzerine yavaş yavaş şerbeti ilave ediyoruz.Üzerini hindistan cevizi,dövülmüş fındık içi veya dövülmüş ceviz içi ile süsleyebilirsiniz.
AFİYET OLSUN.

ÇERKEZ TAVUĞU


Hazırlaması oldukça kolay ve bir o kadar lezzetli bir aperatiftir.Malzemeleri konuk sayısına göre değiştirebilirsiniz.Aslına bakılırsa tamamen göz kararı ile yapabileceğiniz güzel bir lezzet.Malzemelerimiz;
*500 gram tavuk eti
*100 gram dövülmüş ceviz içi
*1 çay bardağı kadar tavuk suyu(Tavuk suyunu tavukları kaynattığınız sudan temin edebilirsiniz)
*2 veya 3 dilim bayat ekmek içi
*1 çay kaşığı karabiber
*1 çay kaşağı tuz
Öncelikle tavuklarımızı kaynatıyoruz.Tavuklar daha sonra el veya bıçak yardımı ile küçük parçalara ayrılıp servis edilecek kaba alınır.Başka bir kapta 1 çay bardağı tavuk suyuna ufalanmış ekmek içi,ceviz içi ve baharatlardan oluşan bir karışım hazırlanır.Hazırlanan karışım tavuk eti ile karıştırılır.Son olarak üzerini istediğimiz gibi süsleyip servis edebiliriz.
AFİYET OLSUN.